Obezite, çağımızın hatalarından biri. Ya dürüst beslenemediğimiz için ya da beceriksiz hatta hatalı beslendiğimiz için aralıksız kilo alıyoruz. Diyetisyenler ve besin uzmanları da problemin haberdar ve birbirinden öbür reçetelerle insanları pozitif kilolarından kurtarmaya çalışıyorlar. Peki netice? Verilen kilolar tez geri alınıyor ve kilo vermede program metni ya da kararlılık sağlanamıyor. Hal böyle olunca, bu diyetler ister istemez "popüler" veya "moda diyetler" sınıfına giriyor.
Beslenme Uzmanı Emre Uzun konu hakkında manâlı bilgiler verdi. Söze, "moda perhiz" kavramını açıklayarak girdi: "Moda diyetler, muhakkak zamanlarda moda haline gelen / getirilen; zayıflatıcı, sağlığı geliştirici ya da hastalıkları tedavi edici olduğu söylenen diyetler. Ancak bu diyetlerin bazıları kısa sürede ortadan kalkar, bazıları ise uzun zaman gündemde kalır. Hepsi ile alakalı tek müşterek nokta vardır: Bu "moda" diyetlerin çoğu fiilen kullanımı uygun olmayan diyetlerdir. Arasında, etkisi günümüzde hayli tartışılanlar, sağlığa zararlı bulunanlar da var..."
HERKESE YERINDE DEĞIL LAKIN POPÜLER
Peki, laf konusu "moda diyetler" hangileri? "Sayıları fazla... Örneğin Tom Brady diyeti var. Tereyağlı kahve var... Glütensiz diyet, ketojenik diyet... Bunların ortaya çıktığı günlerdeki koşullar farklıydı, çalışmalar bugünle kıyaslandığında yetersiz kalıyordu lakin bundan böyle devirleri tamamlandı. Günümüz araştırmaları bu nesil diyetlerin kesin bir kesime hitap ettiğini, kilo saptamak isteyen herkese uygun olmadığını gösteriyor."
Emre Uzun, vaktinde çok talep görmüş ama 2018 yılı için "demode" olmuş bu diyetleri sıralıyor ve niçin bundan böyle terk edilmeleri gerektiğini anlatıyor.
"DEMODE" DİYETLERİN LİSTESİ
Intermittent Fasting Diyeti: "IF" ya da Kesik Kesik Oruç Alıkoyma Diyeti'nin mantığı basit: Teoride aç kalıp sonra besleniyorsunuz. Bu da sağlığınızı, performansınızı ve beden kompozisyonunu geliştirmek için yapılıyor. Altın kuralı şu: Yemek yiyerek geçirdiğiniz sürenin aç kaldığınız süreden kısa olması gerekiyor ve bu sayede cisim arzu çekerken biriktirdiği yağları yakıyor. Fakat pek olmuyor! Kalori kaybına yönelik diyetlerle kıyaslandığında IF diyeti son derece etkisiz. Uzun süre açlık çekenlerin yeme saatlerinde aşırı yemesi de bu diyeti işe afacan kılıyor.
Elma Sirkesi Diyeti: Ilık suyun içerisine karıştıracağınız elma sirkesi ve bal karışımı ile hazırlanan kür doğru ayda 8 kiloya değin verebileceğiniz bahis ediliyor ve web siteleri bugün bile artritten obeziteye, akneden soğuk algınlığına değin elma sirkesi diyetini övüyor. Elma sirkeli karışımı yemeklerden yarım saat önce 1 nehir bardağı harcamak kilo vermenize takviye eder ve elma sirkesi içmenin kimseye bir zararı değil. Fakat elma sirkesinin yağ dokunuzu çözeceği iddiası asılsız! Ilk Kez elma sirkesinin ilk ulaştığı yer olan midenizde yağ dokusu zaten değil. Gönüllüler üzerinde yapılan ve sonuçları yayınlanan bir araştırma da, elma sirkesinin orta yollu deha kilo verdirmediğini kanıtlamış. Yani, elma sirkesi kesinlikle yardımcı lakin kilo verdirmiyor...
Tom Brady Diyeti: Amerikan Futbolunun meşhur oyuncularından Tom Brady nasıl beslendiğini açıklayıp dahası yakın zamanda ‘TB12 Metodu ’ isimli bir kitap yayınlayınca diyet yerine getirmek isteyenlerin göz bebeği oldu. Tom Brady, dinç kalmanın ve ilerleyen yaşına rağmen performansını sürdürebilmenin sırlarını paylaşıyordu lakin hata şuradaydı: Brady gibi ömrünü spora ve kondisyona ayıran birinin gıda sırlarını, günde 9 saat ofiste çalışan, hiç alıştırma yapmayan kitlelere adapte etmek imkânsızdı!
Şu örneğe ne dersiniz? Tom Brady unlu, şekerli, kahveli ya da kafeinli hiç bir şey yemiyordu. Mantarı ağzına sürmüyordu. Domatese, bibere, patatese, patlıcana ve süt ürünlerinin tamamına yaklaşmıyordu. Her gün içine enerji verici ve protein tozu eklenmiş 25 kadeh su içiyordu, sadece tahıl yiyordu ve özel çiftliğinde yetiştirilmiş hayvanların etlerini yeniden özel aşçısı hazırlıyordu! Bu diyeti kullanmak hayli zorlama, hatta bu perhiz yanlış. En basitinden domatesin prostat kanserini önlediği bilinirken...
Avokado Diyeti: Omega 9 yağ asitlerinden oldukça varlıklı ve kilo vermeye muavin bir beslenme olan avokadonun yağ yakımını ve metabolizmayı hızlandırdığı da biliniyor. Oysa sorun şu: Yepyeni tüketici talepleri doğrultusunda, özellikle İspanyol çiftçiler, yağ oranı %30 azaltılmış avokado üretmeye başladı ve buna "Light Avokado" adı verildi. Ancak avokado tekli doymamış yağ barındırır ve bu yağdan korkmaya hiç lüzum değil. Üstelik yine bu yağ, kalp hastalıklarını da önler. Gerçekten bir tamamen avokadodaki kaloriler de yeterli ve tarım mühendislerinin daha eksik yağlısını üreteceğiz diye üstünde oynadığı avokadonun ileride kim bilir ne zararlarını göreceğiz.
Tereyağlı Kahve: Kilo vermede bir zamanların yeni modası, kahveye şeker yerine 1 kaşık değin tereyağı ve Hindistan cevizi yağı eklemekti. Tereyağlı kahveyi meşhur yapan kişi ise, Tibet ’te tırmanış yaparken, sırf enerji vermesi için kendisine tereyağlı kahve ikram edilen Dave Asprey idi. Tereyağlı kahvenin enerjiyi artırdığı içten ama herkesin atladığı konu şu: Dave Asprey'in içtiği kahvenin çekirdekleri eksik kafein içeren Tibet kahvesiydi. İçine eklenen tereyağı da özgürlük gezen büyükbaşların sütünden elde edilmişti. Bu da tereyağının orta zincirli trigliseritlerden oluştuğu anlamına geliyordu. Asprey'in aldığı kaloriyi 400 kalori değin yükselten de buydu.
Dahası bu, yudumlanarak alınan bir kaloriydi, direkt sindirim sisteminize iniyordu. Fakat sindirim ağızda başlar; yani bir şeyleri çiğnediğiniz anda sindirmeye başlamış olursunuz ve bu da metabolizmanıza daha eksik yağ girmesini sağlar. Çünkü ne kadar fazla çiğnerseniz pek süratli doyar ve eksik yersiniz. Siz de dağcılık yapıyorsanız uygun ama kent hayatında fazla kilolarla savaşıyorsanız, denemeyin bile...
Glutensiz Diyet: Günümüzde glütensiz gıda bilhassa zayıflamak, daha sağlıklı beslenmek, gelecekte bir takım hastalıklara yakalanma riskini azaltmak isteyen kişiler göre uygulanan bir gıda akımı olarak karşımıza çıkıyor. Çölyak ya da glüten hassasiyetiniz varsa yanınızdayız ama herhangi bir hassasiyet yaşamıyorsanız glütensiz beslenmenin ekstra bir yararı olmayacak. Gluten dediğimiz buğday, pirinç, arpa, çavdar gibi tahıllarda doğal olarak yer alan bir protein... Bunu beslenmenizden çıkarmakla kilo vermezsiniz tersine glütensiz gıdalardan fazlasıyla kilo alırsınız. Glutensiz gıdalarda ise böylece çok B vitamini, lif ve demir bulunmaz. Glutenli tahıllar ise perhiz reçetelerinin bel kemiğidir. Tekrarlamak icabında, glutensiz gıdalara yönelmek, çölyak ve gluten hassasiyetiniz yahut ne obeziteye de kilo vermeye asistan olur.
Pak Gıda (Clean Eating): Bu perhiz yöntemi temelde doğal ve işlenmemiş gıdaların oluşturduğu bir programı kapsıyor. Pak beslenmede uygulanan ise besin miktarına yok gıda kalitesine odaklı bir program. Daha o kadar fazla detayı da var. Örneğin yalnızca evde pişen yemekleri yiyeceksiniz, paketlerin üzerindeki "içindekiler" kısmını okuyacaksınız vb. Büyük ilgi gördüğü kesin. Hatta Google'da beş milyonu aşkın tık'lanmış.
Yalnız pak besleneceğiz diye abartanlar hiç de az değil. Kimi evine paketlenmiş gıdayı sokmuyor, kimi "içindekiler" kısmındaki bir malzemeyi bilmiyor diye paketi geri bırakıyor vs. Temiz beslenmek herkesin ideali yalnız "yapay gübreyle" yetiştirilmiş sebzeyi tercih etmeyenler acaba hakiki gübreyle yetiştirilen bir sebzenin tarlada ne içinde büyüdüğünü görüyor mu? Uzmanlara tarafından temiz besin diyeti çağımızın paranoyasını, korkularını ve takıntılarını tavana vurdurmaktan başka bir işe yaramıyor. Beslenme değerlerinden çok estetik ve mükemmeliyetçilik ön planda olduğu için bu diyet de unutulmaya mahkûm...
Paleo Diyeti: Az ya da hiç operasyon görmemiş besinleri yemeye odaklı bir besin planı bu. Ana olarak 10.000 yıl öncesinde yaşayan atalarımızın beslendikleri gibi beslenmemiz gerektiğini savunuyor. Bu diyet sistemi yüksek protein ve yüksek lif içeriği ile kalori kısıtlanmadan kilo verilebileceğini vaat ediyor. Ete bu dek bedel vermesi, tahılları, baklagilleri, böylece çok meyveyi ve süt ürünlerini yeme-içme listesinden çıkarması ise gerçekçi bulunmuyor. Düşük karbonhidrat ve düşük kalori alımı kilo vermede yardımcı olabilir fakat bunun yolu en ince ayrıntısına kadar et odaklı beslemek değil. Bu sizi baş dönmelerine, baş ağrılarına, kabızlığa, ruh halinizdeki gel-gitlere ve en önemlisi yürek hastalıkları ile bazı kanser türlerine mahkûm eder. Paleo diyeti, bana sorarsanız, insanların mecburen uyguladığı 10.000 yıl öncesinde kalmak zorunda...
Ketojenik Perhiz: Ketojenik diyetin temeli karbonhidratları kayda değer ölçüde sınırlayıp, yağ ve protein tüketimini artırmaya dayanıyor. Böylece cisim, enerji karşılamak için yağ yakmak zorunda kalıyor. Savunduğu şey şu: %75 yağ, %20 protein ve yalnızca %5 karbonhidrat!4 gün içinde vücudun yağ yakmaya başladığı da kanıtlanmış. En büyük eksiği ise lif, vitamin ve minerallerden yoksun olması. Ketojenik diyet, gerçekte epilepsi başta elde etmek üzere bir takım sinirsel hastalıklar ve bir takım kanser türleri için geliştirilmiş bir diyet. Herkesin uygulayabileceğine dair elde bilimsel bir data ya da araştırma yok! Verilen kiloların kısa sürede geri alınması da bunun delili...
Asker Diyeti: Bu diyete "ordu diyeti" de deniyor. Gaye şu: 3 jurnal asker diyeti ve kalori kısıtlamasıyla yürütülüyor ve diyet yapanlar günde 3 öğün, son derece ufak bir porsiyondan oluşan eksik kalorili bir menüyle besleniyor. Niyet, 3 gün içinde toplam 3700 kalori almak! Ilk 3 günün peşinde haftanın geri kalanında ise günde toplam 1500 kaloriden eksik almanız hedefleniyor. Son derece sıkı bir listesi var, hangi öğünde neyi ne dek yiyeceğiniz bile belirli ve listede tuzlu krakerden hamburgere kadar hayret verici yiyecekler de yer alıyor. Sonuçlar olumlu, kilo verdiriyor lakin bir yaşam tarzı ya da beslenme düzenini yerleştirmekten uzak. Üstelik "yiyin" dediği gıdalar lif, vitamin, mineral yoksunu. Bir haftada üç kilo vermeniz gerekiyorsa uygulayın ama aksi bedeninizin düzenini bozmaktan başka işe haylaz.
DIYET, NEDEN KİŞİYE ÖZGÜ?
"Bu diyetler bir zamanlar kilo saptamak isteyenlere umut olmuştu. şimdi da yine böyle umut veren böylece çok perhiz gündemde. Onların da modası geçecek mi?" sorusuna Diyetisyen Emre Uzun şöyle cevap veriyor:
"Burada sorun şu: Diyetlerin popüler olması! Birinin işine yaradıysa sizin de ona bel bağlamanız. Oysa bu diyetler sizi tek yönlü, hatalı, baştan savma ve sağlıksız gıda alışkanlıklarına yöneltir, bunu unutmamak gerekir. Bu tür diyetlerden uzaktan durmak koşul. Karşınıza bir diyet tanımı çıktıysa tamamen inceleyin: Tek yönü olan beslenmeyi taahhüt ediyorsa, kısa süreli hedefleri varsa, size bir hayat şeklini değil bir tarzı empoze ediyorsa temkinli yaklaşın. Her gün bir yenisi daha eklenen ve sadece kilo verdirmeye karşın olan bu tarz diyetler sağlığımızı ciddi açıdan korkutma ediyor. Unutmayın ancak perhiz yaparken doğru, dengelenmiş ve sağlıklı beslenmemiz gerekir. Yoksa diyetler rahatsızlık reçetesi olabilir. Diyetler; kişinin biyokimyasal bulgularına, yaşına, uzunlamasına, kilosuna, fiziksel aktivite düzeyine, gıda alışkanlıklarına ve sosyo-ekonomik durumuna göre alması gereken kalori hesaplanarak hazırlanır. böylece diyet, kişiye özgüdür!"
Yorumlar
Yorum Gönder